top of page

BY YILMAZ TARIM

Profesyonel Bir Tarım Danışmanı

Hay Bales
Boş Sayfa: Hoş Geldiniz
Hay Bales

Sığır Hastalıkları

BY YILMAZ TARIM

Kangrenli Koriza 1 “Kangrenli koriza” veya “malin kataral ateş” denilen enfeksiyon hastalığına koyun herpes 2 virüsü (OvHV2) yol açar. Hastalık bir sığırdan diğerine atlamasa da bulaşıcıdır ve özellikle işletmelerde yetiştirilen çeşitli sığır alt cinslerini (sığır, bizon, manda, vb.) ve geyikgilleri klinik olarak etkiler. Avrupa’da sığırlar hastalığı koyunlardan kapar. Koyunlar virüsü taşımakla birlikte hiçbir hastalık belirtisi göstermezler. Sebepleri ve risk faktörleri OvHV2 virüsü bir Herpes virüsüdür ve altı ayın üzerindeki koyunların nerdeyse tümünün lenfositlerinde gizlenerek varlıklarını sürdürürler. Bugüne kadar hiçbir koyunda bu enfeksiyonun herhangi bir belirtisine rastlanmamıştır. Virüs, tam olarak belirlenemeyen bazı şartlarda koyunlardan sığırlara doğrudan veya dolaylı temasla geçmiş olabilir. Günümüzde bilindiği kadarıyla, hastalığın bir sığırdan diğerine geçme ihtimali varsa da bu durum çok ender görülür. Enfeksiyonu kapmış sığırlarda görülen belirtiler, virüsün hayvanın dokuları üzerindeki doğrudan etkisinden ziyade, hayvanın bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olduğu düşündürmektedir. Ortaya çıkma şartları ve belirtileri Hastalık klinik olarak genç (3-4 aydan itibaren) ve yetişkin sığırlarda görülür. İşletmelerdeki hastalık vakaları genellikle tek tük görülür ama birkaç ayla birkaç yıl arasında değişen aralıklarla başka bireylerde de ortaya çıkabilir. Bununla birlikte, birkaç haftalık veya birkaç aylık dönemlerde, hastalık aynı anda birden fazla sığırda görülebilir veya bir salgın gözlemlenebilir. Uygulanan tedavi her ne olursa olsun hasta hayvanların çoğu ölür. Yine de çok az sayıda hayvanın hastalığı atlattığı görülmüştür. 4 Foto 1.1: Kangrenli koriza’ya yakalanmış hayvan bitkin ve yüksek ateşli olur. Foto 1.2: Hastalık göze bulaşmış ise (“beyaz göz”) sümüksü bir akıntıya yol açarak gözyaşı deliği çevresindeki kılların birbirine yapışmasına neden olur. Foto 1.3: Hayvanın ağız-burun çevresindeki aşınmalar belirgindir. Foto 1.4: Enfeksiyonun ağız mukozasını sarması (aşınmalar) yoğun salya salgısına yol açar. Foto 1.5: Toynak arası alanda ülserli yara. Foto 1.6: Meme başında ülserli yaralar ve kabuklanma. 1.1 1.2 1.3 1.4 1.6 1.5 5 Hastalığın kuluçka dönemi genellikle 3-8 hafta arasındadır ama 6 aya kadar çıkabilir. Hastalığın tipik klinik formu birkaç günde veya bir-iki haftada gelişebilir. Hayvanın aniden ateşi yükselir (41-42 °C), belirgin şekilde bitkinleşir (“baş ağrısı”) (foto 1.1), yem tüketimi ve geviş getirmesi durur. En belirgin belirtiler baş bölgesinde gözlemlenir (“3 çeşme hastalığı”), gözler, burun ve ağız etkilenir. Hasta hayvan ışıktan kaçar, göz kapakları yarı örtüktür, kimi zaman şiddetli olabilen göz akıntısı yüz kıllarını yapış yapış eder. Göz beyazlaşır (üveit keratit) (foto 1.2). Burun delikleri kötü kokulu (“kangrenli” deyiminin kaynağı) ve bolca gelen iltihaplı bir akıntıyla tıkalıdır. Burun delikleri kabuklarla iyice tıkanmışsa hayvan sesli solur ve hınkırır. Ağız-burun çevresi kabuk bağlar ve bunlar bazen soyularak alt deri katmanını açığa çıkarır (foto 1.3). Ağızdan gelen salya bazen artabilir (foto 1.4). Hastalığın başında, hayvanın ağzı “sıcak”, ağız mukozası kırmızıdır, daha sonra dişetlerinde, yanak içlerinde ve dilde ülserli yaralar görülür. Geriye doğru kıvrık duran dil hayvan acı çektiğinden ağız dışına çekilemez. Foto 1.7: Kalça kemiği altındaki lenf düğüm1.7 lerinde şişme. 6 Foto 1.8: Böbreklerde kırmızı lekeler. Foto 1.9: Kalp kası üzerinde tek tük kırmızı lekeler. Hastalığın daha seyrek görülen başka belirtileri de vardır: Tırnakların üst kısmının kırmızı renk alması (foto 1.5) ve bazen bunun tırnağın düşmesine yol açması, özellikle meme ve meme başı derisinin ince kabuk bağlaması (foto 1.6), idrarın kırmızı renk alması, lenf düğümlerinin şişmesi (foto 1.7). Hastalığın atipik formları daha seyrek görülür ve daha az “belirgin”dir. Akut ve perakut gelişmelerde (birkaç saatten 3 güne kadar) sıklıkla ishal görülür, gözle ilgili belirtiler mevcuttur ama genellikle çok hafiftir. Buna karşılık, hastalığın kronik formlarında özellikle “gözler beyazlaşır” (üveit) ve beraberinde yüksek ateş ve lenf düğümlerinde hafif şişlik izlenir. Kontrol altına alınması Bu hastalığın ne bir tedavisi ne de bir aşısı vardır. Hastalığa karşı alınan temel önlem sığırların koyunlardan kesinlikle ayrı tutulmasıdır. 1.8 1.9 7 Sığırlarda 2 Bulaşıcı Rinotrakeitis (IBR) Sığırlarda bulaşıcı rinotrakeitis, diğer adıyla IBR hastalığını yapan BoHV1 virüsü (Sığır Herpes virüsü) olup, özellikle boynuzlugilleri etkiler. Fransa’da bu hastalığın klinik formları halen çok az görülse de, bu virüsün dolaşımda olduğu bölgeler ihmal edilmemelidir. Hayvanların ticari dolaşımı ve bununla ilgili yönetmelik kuralları açısından zorluklara sebep olması nedeniyle önemli bir hastalıktır. Sebepleri ve risk faktörleri IBR virüsü IBR virüsü veya BoHV1 (Herpesviridae familyası, α-herpesviridae alt-familyası, Varicellovirus grubu) klinik olarak sığırlara bulaşır, insanlara bulaşmaz ama pek çok hayvan türünde (boynuzlugiller, geyikgiller, vb.) izole edilmiştir. BoHV1’in hastalık yaratma şiddeti kaynağına göre epeyce çeşitlilik gösterir. Böylece hastalığın sahadaki klinik belirtileri de, hastalık belirtisi vermeyen enfeksiyondan (çok sık görülür) ölümcül ağır enfeksiyona (çok az görülür) kadar çeşitlilik gösterir. Virüs/sığır etkileşimi Virüs hayvan organizmasının içine solunum sistemi veya üreme sistemi yoluyla girer. Virüs genellikle, solunum sistemi organlarını ele geçirmesinde olduğu gibi, birbirine yakın yaşayan hayvanda birinden diğerine geçerek yayılır. Virüs kan yoluyla da (viremi) yayılabilir ve bu durumda üreme sistemini enfekte eder, yavru atmalara neden olur, meme ve sindirim organlarına yerleşir. Enfeksiyonun ilk aşamasında, BoHV1 birkaç gün boyunca hızla çoğalır. Bu aşamada, ender de olsa, bulaşmadan 3-6 gün sonrasında kimi hastalık belirtileri görülebilir. Ama genellikle virüsün çoğalma aşamasında hiçbir klinik belirti görülmez (fark edilmeyen veya 8 belirtisiz enfeksiyon hali). Virüsün bulaşmayı izleyen çoğalma döneminde diğer hayvanlara geçme riski yüksektir ve bağışıklık sisteminin tepki göstermesine yol açabilir. Virüsün hayvana bulaşmasından 10-15 gün sonra antikorlar ortaya çıkar. Buna karşılık, virüs ilk çoğaldığı vücut bölgesinden ayrılır ve örneğin solunum sistemi enfeksiyonu durumunda ganglion trigeminal’in sinir hücrelerine, üreme sistemi enfeksiyonu durumunda ise sacral ganglion’a yerleşerek kendini gizler. Virüs buralarda nükleik asit (DNA) biçiminde varlığını sürdürür ancak bilinen yöntemlerle (kültür, elektronik mikroskop) tespit edilemez. Virüsü bünyesinde uyur halde barındıran sığır (görünmez virüs taşıyıcı) pozitif olsa da virüsü diğer sığırlara bulaştırmaz. Bu denge durumunu bozup virüsün yeniden aktif hale gelmesine, yeniden çoğalmasına, yeniden vücut dışına atılarak başka sığırlara geçmesine yol açan pek çok etken vardır: Hayvana iğneyle kortikosteroid verilmesi, hayvanda aynı anda başka enfeksiyonların baş göstermesi, beslenme stresi, buzağılama, nakliye, vb. virüsün yeniden aktif hale geçmesi sırasında hayvanın bağışıklık sisteminin tepkisi ne kadar yüksek olursa, virüsün yeniden bulaşabilme süresi ve yoğunluğu o ölçüde az olur. Bünyelerinde uyku halindeki virüsü barındıran sığırlar, üretken yaşamları boyunca, vücutlarından pek çok kez BoHV1 atarak hastalığı diğer sığırlara geçirirler. Hastalık bulaştırma dönemleri kısa olup virüsün uykuya geçtiği dönemlerde kesintiye uğrar. Bünyelerinde uyku halinde virüs barındıran sığırlar serolojik yöntemlerle tespit edilir. Çünkü bu sığırlarda antikorlar da vardır. Ancak, bu hastalığın sık görüldüğü bölgelerde, çok ender olarak kimi sığırlar virüsü taşıyor olsa da testlerde negatif sonuç verirler. Bulaşma Hastalık, virüsü taşıyıp yayan bir sığırdan sağlıklı sığıra doğrudan veya dolaylı temas yoluyla geçer. Hastalık havadan ancak kısa mesafelerde bulaşabilir. Ama BoHV1 dış ortamda oldukça zayıftır ve dayanamadığı çok sayıda dezenfektan bulunur (deterjanlar, amonyum kuaterner bileşikleri, phenol türevleri). 9 Foto 2.1: Dilin yan tarafında ülserli lezyonlar, “harita” denilen tipik yaralar. Foto 2.2: Hastalığın solunum sistemi formuna yakalanmış bir ineğin damak mukozasında aşınma. Foto 2.3: IBR’ye yakalanmış bir inekte iltihaplı sümük ve bol miktarda salya salgısı 2.1 2.2 2.3 10 Foto 2.4: Burun deliklerinin tabanında yüzeysel ülser yaraları ve iltihaplı sümük salgısı. Foto 2.5: Gırtlakta yoğun kanlanma. Foto 2.6: Yutakta mikro düzeyde ülserli yaralar. Foto 2.7: IBR hastalığında zatürre lezyonları. Foto 2.8: IBR hastası bir hayvanın açılmış ve içi iltihap dolu soluk borusu. 2.4 2.5 2.6 2.7 2.8 11 Bir işletmedeki yeni enfeksiyonların sebepleri aşağıdakiler olabilir: İşletmede zaten bulunan ve uyku halinde virüs taşıyıcı hayvanların yeniden virüs yayması; Uyku halinde virüs taşıyan ve yayan (ya da ender olarak enfeksiyonun başlangıç aşamasında olan) hayvanların satın alınması; Uyku halinde virüs taşıyan ve yayan veya enfeksiyonun başlangıç aşamasında olan hayvanların şu veya bu nedenle (nakliye, yayla, fuar) ya da otlaklarda sağlıklı hayvanlarla bir araya getirilmesi. Ortaya çıkma şartları ve belirtileri Fransa’da IBR virüsüne bağlı enfeksiyon vakalarının durumu çeşitlilik gösterir. Hastalık bulaşmış sürülerin (süt inekleri ve emziren inek sürüleri) oranı bir bölgeden diğerine % 1 ile % 40 arasında değişir. Ülke genelindeki ortalama % 10’un altındadır. Emziren inek sürülerinin bulunduğu çeşitli havzalarda hastalığa yatkınlık oranı yüksektir. Buna karşılık, hastalığın klinik formlar gösterdiği durumlar istisnaidir ama yine de ihmal etmeye gelmez. Hastalık belirtileri değişik klinik formlar halinde gruplandırılabilir ama bunlar ayrı ayrı olduğu kadar bir arada da görülebilirler. Fakat hayvanların çoğu virüsü taşıdıkları halde sağlıklıdır ve hastalık belirtisi göstermezler. Hastalığın solunum sistemi formunda yüksek ateş (40-42 °C, iştah kaybı, bitkinlik), gözlerde kan sıvısını andıran gözyaşı, hastalığın ağız ve solunum organlarını tutması gözlemlenir. Hayvan genellikle köpüklü, yoğun salya salgılar. Ağız içi mukozası aşırı kanlanmıştır ve morumsu kırmızı renktedir. Ender de olsa yüzeysel ülser yaraları görülebilir (foto 2.1 ve 2.2). Her iki burun deliğinden sarkan uzun sümük akıntıları başta saydamken koyulaşıp sarı renge döner (foto 2.3). Ağız-burun çevresi kurudur ve soyulur. Burun deliklerindeki yangı bazen yalancı bir zarla (fibrinoid nekroz karakterinde) sarılı ülserli yaralara yol açar (foto 2.4). Hayvanda sıkça öksürük görülür. Üst solunum yollarındaki lezyonlar (foto 2.5 ve 2.6) kolayca duyulan hırıltılı solumaya ve hırıldamaya neden olur. Akciğer komplikasyonları sık görülür: Soluk soluğa kalma ve belirgin solunum güçlüğü çekme. Aynı 12 hayvanda IBR’nin yanı sıra, bakteriyel (Mannheimia haemolytica) veya viral (BVD) başka bir enfeksiyonun (foto 2.7 ve 2.8) ortaya çıkması ölümcül olabilir. Hastalığın gözü etkileyen formu genellikle solunum sistemi formuyla birlikte seyreder ama tek başına da görülebilir. Daha çok tek ya da çift taraflı bir konjonktivit ile birlikte göz mukozası yüzeyinde 1-12 mm çapında beyaz lekeler (yalancı zarlar) görülür. Bunlar başta saydam ama sonradan koyulaşan gözyaşı salgısına yol açar. Seyrek olarak korneanın çevresinde ödem oluşur (keratit veya beyaz göz). İyileşme genellikle 2-3 haftayı bulur. Hastalığın üreme sistemini etkileyen formu sığır koital ekzantem veya bulaşıcı pustuler vulvovaginitis (IPV) diye tanımlanır ve bir hayvandan diğerine çiftleşme yoluyla geçer. Ama bu form günümüzde nadiren görülür. Hasta hayvanların genel durumu çok az belirti verir. İneğin rahim ağzı ödemlidir. Kuyruk yukarıdadır ve sıklıkla hareket eder. Rahim ağzı mukozası kırmızı renktedir, yapışkan yalancı zarlarla kaplı ülserli yaralar görülür. Rahim ağzından gelen akıntılar sarımsı gri renkli kabuklar halinde kurur ve rahim ağzı ve kuyruk çevresindeki kıllara yapışır. Erkek sığırda hastalık balanopostit (kamış ve çav kını enfeksiyonu) membranöz ülser biçiminde ilerler. Üreme mevsiminde bu lezyonlar dişileri aşımlar güçlük yaratarak gebelik sağlamada başarısızlığa yol açar. Hastalığın düşük yaptıran formu ya tek başına ya da hastalığın solunum sistemini etkileyen formuyla birlikte ve kanda virüs varlığı sonucu görülür. Ama cinsel yolla bulaşmanın ya da bir bulaşıcı pustuler vulvovaginitis’in sonucu değildir. Yavru atılması genellikle gebeliğin 4. ve 7. ayında gerçekleşir. Öleli birkaç gün olan cenin vücuttan atılır. Gebeliklerinin son üç ayına girmiş ineklerin hastalanması yalnız yavru atmaya değil, yeni doğmuş buzağıların ölmesine ve ineklerde ciddi sorunlara (akut rahim iltihabı, peritonit ve muhtemel ölüme) yol açabilir. Bazen ineklerde yeniden kızgınlık gösterme ve fötusun erken ölümü de gözlemlenebilir. Hastalığın septisemik formu her zaman ölümcüldür ve yeni doğan yavruları etkiler. Yüksek ateş, burun akıntısı, yoğun salya salgısı, ishal ve solunum zorlukları görülür. Hastalığın sinirleri etkileyen beyin iltihabı formu da görülse de bu çok enderdir. 13 Tedavisi Hastalığın klinik formları için sığırlara yönelik hiçbir özel tedavi yoktur. Bakterilerin sıklıkla ve bazen de ciddi olarak yol açtıkları komplikasyonları önlemek üzere antibiyotik kullanılması tavsiye edilir. Kontrol altına alınması Uygulama IBR’nin Fransa’da ve Avrupa’da kontrol altına alınması için bazı ortak programlar geliştirilmiştir. 1996 yılından beri, sürülerin ve bu sürülerden gelen bireylerin kalifikasyonu gönüllü yetiştiricilere açılmış olup, sığır satın alan kişilere IBR konusunda sağlık garantileri sunabilmektedir. Kalifikasyon/sertifikalandırma sistemi Çiftlik Hayvan Sağlığı Sertifikasyonu Derneği (Acersa) tarafından yönetilmektedir. Ulusal düzeydeki başlıca partnerler de (sağlık koruma birimleri, veterinerlik teknik birimleri, analiz laboratuarları, Popülasyonların Sağlığı ve Korunması Müdürlüğü, Canlı Hayvan ve Et Ticareti Ulusal Federasyonu), yerel sertifikasyon şemaları (STC) bağlamında, iller ve bölgeler düzeyinde örgütlenmişlerdir. Ulusal düzeyde düzenlenmiş ve Tarım Bakanı tarafından onaylanmış bir şartnamede, kalifikasyonun elde edilmesi ve muhafazası için gerekli genel ilkeler ve uygulama yöntemleri belirlenmiştir. STC’ler bu ilkelerin yerel düzeye indirgenmesini sağlar. Yapılann değerlendirmelerin uygulanabilirliğini ve mukayese edilebilirliğini garanti altına almak için, bağımsız uzmanlar düzenli kontroller yaparak şartnameye uyulup uyulmadığını denetlerler. Fransa’da 2 yaşın üstündeki tüm sığırlara, sertifikasyona tabi olmayan yetiştiricilere ait olanlar da dahil, IBR taraması yapılması 2006 yılında beri zorunludur. IBR pozitif çıkan sığırların aşılanması da tüm sürüler için zorunlu kılınmıştır. Araçlar Hastalık bulaşmış hayvanların taranması bu hayvanların kanlarında veya sütlerinde antikor (serolojik test) aranmasıyla yapılır. Testler her hayvan ürünü için ayrı ayrı veya topluca yapılabilir. Teşhis 14 kitleri (dolaylı ELİSA ve yarışmalı-competitive ELISA gB) ANSES Ulusal Referans Laboratuarı tarafından işleme konulmadan önce onaylanır. Hasta hayvanlardaki enfeksiyonun teyidi için serolojik teknikler uygulanabilir (hastalığın klinik dönemi için 3-4 hafta arayla iki kez kan alınarak negatiften pozitife geçiş açığa çıkarılır). Bir başka seçenek, hastalık bulaşmış dokulardan hastalığın başında örnekler alınarak doğrudan virüsün varlığının tespit edilmesidir (kültür veya PCR). Serolojik tarama sırasında enfeksiyonu kaptıkları belirlenen hayvanların tümünün aşılanması zorunludur. Aşılamanın amacı, virüsü uyku halinde barındıran hastalıklı (pozitif) hayvanların bağışıklık sistemlerinin düzenli olarak uyarılmasıyla bunların BoHV1’i yeniden başka bireylere yayma risklerinin azaltılmasıdır. Tam virüslü (Iffavax®) veya eksik genli virüs (inaktive virüs diye nitelendirilir: etkisizleştirilmiş veya canlı Bovilis IBR marker®, etkisizleştirilmiş Rispoval IBR marker®)taşıyan değişik aşılar piyasada mevcuttur. Eksik genli virüs taşıyan aşılar, uygun serolojik testlerle, yabani BoHV1 bulaşmış sığırların aşılanmış sığırlardan ayırt edilmesini sağlar. Uygulanan aşı çeşidi her ne olursa olsun, virüsün hastalıklı hayvandan diğerlerine yayılmasının önlenmesini sistemli biçimde garanti edemez. Aşının virüsün yayılma riskini azaltma etkisi her 6 ayda bir yinelenmesiyle sağlanabilir. Acersa’nın uyguladığı sürülerin kalifikasyonu işleminin amacı, sürüler arasındaki hayvan değişimini güvenli kılmak ve kalifiye sığırların hastalıksız olduklarını garanti etmektir. Bunun için iki adlandırma öngörülmüştür: A adlandırması: IBR bulaşmamış sürü; B adlandırması: IBR bakımından kontrol edilmiş sürü. Bu iki adlandırmanın şartnamesi, düzenli olarak güncellenen ve değişik üretim sistemlerinde ve çeşitli muhtemel durumlarda izlenecek yolu belirleyen pek çok önlem içerir. Önlemlerin ana eksenleri şunlardır: sürü hayvanlarının düzenli olarak serolojik kontrolü (tablo 2.1) sürüye yeni katılan sığırların karantinaya tabi tutulması ve serolojik kontrolü. Fransa’da, canlı hayvanların gerek ihracatında, gerekse ülke içi ticaretinde, gelen sürünün sağlık durumuyla ilgili garanti belgeleri git gide daha çok talep edilmektedir. 15 Protokol Elde etme Muhafaza Ek koşullar A sağlıklı sürü Süt ineği işletmesi 4-8 ay aralıkla alınan ve art arda negatif çıkan 4 karma süt örneği Yılda bir kez negatif karma süt Aşılama yasaktır Emziren inek işletmesi 24 aydan büyük tüm sığırlardan 3-15 ay aralıkla ve 10 karma serumla elde edilen iki negatif serolojik test sonucu 24 ayı aşkın yaştaki tüm sığırlardan 10 karma serumla yılda bir kez elde edilen negatif serolojik test B kontrol edilmiş sürü Geçici A adlandırmalı sürü 12 aydan büyük tüm sığırlardan alınan 10 karma serumdan elde edilen negatif serolojik sonuç Yılda bir kez negatif karma süt Geçici adlandırması olmayan sürü 12 aydan büyük pozitif olmayan tüm sığırlardan alınan 10 karma serumdan elde edilen negatif serolojik sonuç Ve 24 aydan büyük pozitif olmayan tüm sığırlardan alınan 10 karma serumdan elde edilen negatif serolojik test Veya 24 aydan büyük pozitif olmayan tüm sığırlardan alınan 10 karma serumdan elde edilen negatif serolojik test Sonucun sığır yetiştiricisine bildirilmesinden sonraki 2 ay içersinde aşılama veteriner tarafından yapılır. Aşılama, (aşı tedarikçisinin tavsiyelerine göre) gerektiği sayıda yinelenir ve 48 aydan büyük tüm pozitif sığırlar için aşı veteriner tarafından belgelenir Tablo 2.1: IBR bulaşmamış veya IBR bakımından kontrol edilmiş sürülerin adlandırma kalifikasyonlarının elde edilme ve muhafaza protokolü Kaynak: Acersa. 16 Sığırlarda koyun kataral ateşi (mavi dil hastalığı) Koyun kataral ateşi (FCO) veya yaygın adıyla “mavi dil hastalığı” koyunlarda, keçilerde ve sığırlarda görülen bir viral hastalıktır. Hastalık bir hayvandan diğerine bulaşmaz ancak Culicoides türü böcekler tarafından aktarılır. FCO Fransa’da 2006 yılında ortaya çıkmış ve geviş getiren hayvan sürülerinin aşılanması yaygınlaştırılarak hastalık ortak önlemlerle kontrol alınmıştır. Hastalığın ekonomik sonuçları bulaştığı işletmelerin üretim sistemlerine bağlı olarak çeşitlilik gösterirse de epey ağır olabilir. Her durumda, gerek ortak gerek bireysel düzeyde dikkate alınacak önemli kısıtlamalar söz konusudur. Sebepleri ve risk faktörleri FCO virüsü FCO (veya BTV) virüsü Reoviridae familyasına ve Orbivirius cinsine bağlıdır. Bu virüs geviş getiren evcil hayvanları (sığır, koyun, keçi), bazı geviş getiren yabani hayvanları (örneğin kızıl geyik) ve Amerika kıtasının devegillerini (lama) hasta eder ama insana geçmez. Amerika, Avustralya ve Asya kıtalarında görülen ciddi bir hastalığa yol açan virüs BTV’den farklı bir çeşit Orbivirus olup, geyik epizootik hemoragik hastalığını (EHD) yapar. FCO virüsünün bünyesinde dünya ölçeğinde 24 sérotypes tanımlanmıştır. Fransa’da 2006 yılında ülkenin kuzeyinde serotip 8 ve 2007 yılında Bask bölgesinde serotip 1 görülmüştür. Farklı serotipler arasında karşılıklı koruma düzeyi, kullanılan serotip çiftlerine bağlı olarak, ya sıfır ya da çok düşük bulunmuştur. Örneğin serotip 1’in yarattığı enfeksiyonun ardından kazanılan bağışıklık hayvanı serotip 8’e karşı koruyamamaktadır. Dolayısıyla aşılar risk yaratan serotipleri içermelidir. 3 17 Virüs/sığır etkileşimi Enfeksiyona maruz kalmış bir sığırın kanında ortalama etken 2 aydan az bir sürede tespit edilebilir. Bulaşan virüs lökosit (akyuvar) hücreleri içinde çoğalır ve alyuvarlarla (eritrosit) kan pulcuklarına (trombosit) yapışır. Hastalıklı sığırların küçük bir kısmında hastalık taşıma hali 3-4 aya uzabilir. Boğalarda virüs kanda izole edilebilir, diğer yandan spermde de enfeksiyon görülür. PCR’nin gerçek zamanda kullanılması, 6 aya kadar varan dönemlerde, hayvanın kanında virüsün genetik malzemesinin tespit edilmesini sağlar. Yine de, genel olarak, enfeksiyonun başlamasından 60 gün sonrasında, sığır bir virüs kaynağı olma tehlikesi taşımaz. Yabani bir BTV’yle kapılan enfeksiyonla kazanılan bağışıklığın süresi tam bilinemese de, en az 6 aydır. Bulaşma BTV’nin doğrudan bir sığırdan diğerine bulaşması sadece çok sınırlı koşullarda mümkündür: enfeksiyona gebelik sırasında yakalanılmış ise virüs inekten yavrusuna geçebilir; enfeksiyonlu boğanın ineği aşması sırasında enfeksiyonlu spermle geçebilir (yani enfeksiyöz viremi aşamasında, bkz. yukarıdaki paragraf ). BTV’nin sığırlara bulaşması, neredeyse her seferinde, ara konak görevi gören çeşitli küçük sinekler (Ceratopogonidae familyası, Culicoïde cinsi) aracılığıyla olur. Küçük sinekler geviş getiren ve hastalık virüsünü kanında barındıran bir hayvanı soktuktan sonra ömürleri boyunca virüse ara konaklık ederler. Sağlıklı bir sığır virüs taşıyan bir küçük sinek tarafından bir kez bile sokulsa hastalığı kapar. Kimi küçük sinek çeşitleri (C. Obsoletus, C. Dewulfi) hem gündüz hem de gece faaldir ve hayvanlara gerek otlaklarda gerek ahırda hastalık bulaştırabilirler (foto 3.1). Ayrıca, bu küçük sinekler hafif olduklarından, rüzgarın da yardımıyla onlarca hatta yüzlerce kilometrelik geniş alanlara yayılabilirler. Fransa gibi ılıman iklim kuşağındaki bölgelerde küçük sineklerin hayat şartları (hava sıcaklığı, nem, üreme döngüleri), bunların ara konaklık faaliyetlerinin en çok yaz ve güz mevsimlerinde artmasına yol açar. Nitekim sığırlarda bu hastalık en çok bu 18 mevsimlerde görülür. Alışılagelen kış şartları (uzun süreli soğuklar) küçük sineklerin faaliyetlerini durdurduğundan, hastalığı sığırlara bulaştırmaları da kesintiye uğrar. İzleyen bahar mevsiminde sinekler yeniden faaliyete geçtiklerinden, virüsü taşıyan sığırlarla hiç hastalanmamış ya da aşı olmamış sığırlar bir arada tutuluyorsa, hastalığın bulaşma döngüleri yeniden başlayabilir. Hastalık bulaşmış bir bölgede BTV’nin yıldan yıla tekrar etmesi aşağıdaki şartlara bağlıdır: vektörle bulaşma döngüsünü oldukça uzun sürdüğü düşünülen kış koşullarının durdurması sadece sığırlarda değil virüs ile enfekte olan portör tüm ruminantlarda varlığını sürdürmesi BTV’ye maruz kaldığında enfeksiyona müsait olan bir sığır popülasyonunun olması. BTV’den arî bir bölgede bu hastalığın ortaya çıkması ise; sürüye hastalık virüsünü taşıyan yeni sığırların katılması ve dolayısıyla, bunları sokan sineklerin sağlıklı sığırları da sokarak enfeksiyonu yaymaları; ara konak görevi gören sineklerin taşıma araçları veya rüzgarla bölgeye taşınması; veya istisnai olarak, BTV’ye karşı canlı aşı kullanılması. Fransa’da BTV1 ve BTV8’e karşı kullanılmasına izin verilen aşılar inaktive edilmiş virüs içerir. Bu yolla, Fransa’da hastalığın bulaşmasının önü alınmıştır. Yine de Fransa’ya yeni bir tür BTV virüsünün girme riski yüksektir. 1998 yılından bu yana, Avrupa’da ve Kuzey Afrika’da yeni BTV virüsleri (serotip 1, 2, 4, 8, 9, 16) belirlenmiştir. Bunların çıkış noktaları Afrika’nın Sahra-Altı bölgeleri ve Asya’dır. Korsika’da hastalık ilk kez 2000 yılında baş göstermiştir. Yukarıda belirtilen virüs tiplerinden beşi (1, 2, 4, 9, 16) yıllardır Akdeniz çevresindeki ülkelerde görülmektedir. Ortaya çıkma şartları ve belirtileri Bu mevsimlik bir hastalıktır (yaz ve güz). Hastalığın bulaştığı sürülerdeki hastalıklı sığır sayısı %3-4 oranında sürüden sürüye değişir. Hastalıklı sığırların ölen sığırlara oranı da değişken olup genellikle sıfırdır. 19 Foto 3.1: Serotip 8 FCO için ara konak görevi gören Culicoïdes obsoletus. Foto 3.2: Toynak üstlerinde ödem. Foto 3.3: Bacakta kas erimesi ve incik ekleminde ödem. Foto 3.4: Gözde konjonktivit, burunda şişkinlik ve aşırı akıntı. 3.1 3.2 3.3 3.4 20 Hastalığın sığırlardaki tipik belirtileri: Geçici (2 gün) yüksek ateş (40-41,5 °C), iştahta azalma ve süt ineklerinde süt veriminde azalma; motor hareketlerde anormallikler: Tereddütlü bir yürüyüş ve ayağa kalkmakta zorlanma ki bunların sebebi ön ve arka ayaklarda ortaya çıkan lezyonlardır; toynak aralarında ülserli yaralar, toynak tacının ve üstünün (tırnak üstünün) az ya da çok şişmesi (foto 3.2), tırnağın üst kısmı bazen daha yukarılara kadar çıkan şişkinlik veya inciklerde ödem (foto 3.3); gözlerdeki belirtiler: Konjonktivit ve bazen iltihaplı hale gelen aşırı gözyaşı salgısı (foto 3.4); Ağız-burun bölgesinde lezyonlar: Bunlar rengini kaybeden mukozada şişliklerle başlar, kabuklanma ve yüzeysel ülserlerle devam eder (foto 3.5 ve 3.6); Ağızda lezyonlar ve aşırı salya salgısı, özellikle diş etlerinde şişkinlik ve ardından, küçük çaplı (birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar) ve yüzeysel ülser yaraları: Bunların bazıları yalancı zarla kaplı olabilir ve dil üstünde, ağız tabanında ve dudakların mukoza-deri sınırında tespih tanesi gibi sıralı, kanamalı kırmızı noktalara yol açabilir (foto 3.8). Bazı vakalarda sığırın avurtlarında ve yüzünde ödem görülmüştür (foto 3.9); Genellikle burun deliklerinin dışından görülebilen, tek veya çift taraflı iltihaplı akıntı; Meme başlarında lezyonlar (foto 3.10 ve 3.11), şişkinlik, meme derisinde yüzeysel ve acı veren ülserli yaralar (foto 3.12) ve ardından, süt sağımını ve emmeyi zorlaştıran kabuklanma; Deride muhtemel lezyonlar (foto 3.13). Hastalık 3-4 gün boyunca ilerler. Lezyonlar kabuk bağlamaya başlar, kurur ve çatlar. Bazen de dudak, ağız-burun ve meme başları derisinde nekroz görülür. İneklerde düzenli olarak üreme bozuklukları görülür. Ama ineğin virüsü kaptığı sırada bulunduğu üreme döngüsüne bağlı olarak, üreme bozuklukları çeşitlilik gösterir: Buzağılama-gebe bırakan ilk tohumlama aralığının (servis periyodu) uzamasına bağlı olarak infertilite; fötusun ölümü; Ana karnındaki yavrunun erken veya geç evrede atılması, yavrunun ana karnında mumyalaşması. 21 Foto 3.5: Bir Güney-Afrika sığırında FCO: Ağız-burun bölgesinde deri soyulması. Foto 3.6: Ağız-burun bölgesinde ileri derecede şişme. Foto 3.7:Kesici dişlerin bulunduğu dişetinde yalancı zarlarla kendini gösteren ülserler. Vaskülit sebebiyle, alt dudakta morlaşma. Foto 3.8: Ağız tabanında üzeri yalancı zar kaplı ülserler. Foto 3.9: Dil altında ödem. Foto 3.10: Meme başlarının kırmızılaşması (eritem). 3.5 3.6 3.7 3.8 3.9 3.10 22 Foto 3.11: Meme başlarında şişme ve kanama (ekimoz). Foto 3.12: Memelerin şişmesi. Foto 3.13: FCO hayvanın derisini de etkileyebilir. Burada boyun derisi görülüyor. Foto 3.14: Geniş ülser yaraları açıldıktan sonra kabuk bağlamaya başlar. 3.11 3.13 3.14 3.12 23 Bu rahatsızlıklar genelde doğacak buzağı sayısının azalmasına ve/ veya doğumların ötelenmesine yol açar. Henüz ana karnındayken virüsü kapıp canlı doğan buzağılarda beyin fonksiyonlarında gerilik, anasını emememe, körlük veya büyüme bozuklukları ve hayatının ilk birkaç haftasında yüksek ölüm oranı gözlemlenebilir. Buzağıdaki gelişim bozuklukları sinir sistemlerinde (hidrosefali, mikrosefali), görme sistemlerinde (beyaz göz), çenelerinde veya ön-arka ayaklarında olabilir. Boğalarda görülebilen ve bazen birkaç ayı bulabilen kısırlık genellikle bu virüs enfeksiyonuyla bağlantılıdır. Kontrol altına alınması Koyun kataral ateşi (Mavi dil) bildirilmesi zorunlu hastalıklardan biridir. Klinik temele dayalı bir şüphe baş gösterdiğinde, hastalık teşhisinin teyidi, sığırlardan rutin olarak alınan kan örneklerinde virüs Nükleik Asidinin PCR ile gerçek zamanda ortaya çıkarılmasıyla yapılır. Bu yöntemle FCO virüsünün tipi de belirlenir. Enfeksiyon sonrasındaki kan örneklerinde antikor taraması çeşitli tekniklerle yapılır (ELİSA, serum nötralizasyon testi). Rutin taramalar sırasında, sığırlarda aşılama sonucu gelişen antikorlar ile virüsün kapılması sonucu gelişen antikorların birbirinden ayrılması işlemi uygulanmaz. Hastalığın ve enfeksiyonun kontrol altına alınma önlemleri ve sığırların Avrupa Birliği ülkeleri arasında dolaşımıyla ilgili zorluklar ve sınırlamalar salgın durumuna göre belirlenir. Hastalığın bulaştığı bölgelerde BTV’ye karşı alınan başlıca önlemler aşağıdakilerdir: Aşılama; Hayvan değişiminin kısıtlanması; Böcek öldürücü ilaçların kullanılması. İnaktive virüs içeren aşıların genel olarak bu hastalığa açık bütün türlere uygulanması, hastalığın klinik sonuçlarının kontrol altına alınmasında çok yararlı olmuştur. Hayvan değişimine getirilen kısıtlamalar ve böcek öldürücü ilaçların kullanılması hastalığın önlenmesine katkıda bulunsa da, enfeksiyonun kontrol altına alınması için tek başlarına yeterli olamazlar. 24 Foto 3.15: Akciğer loblarında kanamalar. Foto 3.16: Rumende kanamalı akıntılar. Foto 3.17: Kalb sağ karıncığı üzerinde (peteşial kanama)kanamalı kırmızı lekeler. Hastalığın ulaşmadığı bölgelerde alınan önlemler aşağıdakilerdir: Ara konakların faaliyetlerinin ve gözlem altındaki hayvan popülasyonlarında viral enfeksiyonun ortaya çıkmasının takip edilmesi; Riskli bölgelerden gelip sürüye katılan geviş getiren hayvanlarda enfeksiyon taraması yapılması; Başta nakil araçları ve riskli bölgelerden gelen hayvanlar olmak üzere, böcekten arındırma işlemlerinin yapılması. 3.15 3.16 3.17 25 BVD-MD virüsüne bağlı enfeksiyon – Mukoza hastalığı BVD (Bovine Viral Diarrhea) virüsünün yarattığı enfeksiyonlar her türlü sığırcılık işletmesinde yaygın biçimde görülür. Enfeksiyonların sonuçları çeşitli olup bazen hayvanda hiçbir belirti görülmezken, bazen de çok ciddi ve değişik klinik rahatsızlıklar (kısırlık, yavru atma, solunum zorlukları, ishaller, vb.) ortaya çıkabilir. BDV-MD virüsünün yol açtığı enfeksiyonların tehlikeli yanı, virüsün ana karnındaki yavruya bulaşması ve bazı şartlarda, hayvanda ömür boyu sürecek bir enfeksiyon yaratmasıdır. Bağışıklık sistemleri bu duruma dayanıklılık gösterse de (immuno tölerans) sürekli enfeksiyon altında olan sığırlar IPI (kalıcı olarak enfekte immun töleranslı) diye nitelendirilirler ve yaşadıkları sürece virüs yayarlar. BVD virüsünün yol açtığı enfeksiyonların büyük ekonomik kayıplara yol açması yanında ve hastalık teşhis ve aşılama gereçlerinin iyileştirilmesi dolayısıyla, bazı Avrupa Birliği ülkeleri ve Fransa’nın bazı bölgeleri hastalığı kontrol altına almak üzere ortak önlemler geliştirmişlerdir. Sebepleri ve risk faktörleri BVD virüsü Koyunlarda, BVD’nin sığırlarda yarattığı rahatsızlıklara benzer rahatsızlıklar yaratan border disease (Border Disease Virus, BDV) virüsüne; bilinen domuz vebası virüsüne (Classical Swine Fever Virus, CSFV) yakın bir veba virüsüdür. Kısaca BDV ve CSFV denilen bu iki virüs sığırlarda hastalığa sebep olabilirler. BVD virüsünün genetiği çok değişiklik gösterdiğinden, 2 ana tipi (1 ve 2) ve pek çok alt-tipi vardır. Viral genotiplerin coğrafik dağılımı da 4 26 çok çeşitlilik gösterir. Örneğin Fransa’da daha çok tip 1 virüsüne rastlanır. BVD virüsünün patojen gücü de (hasta etme kapasitesi) çok değişkendir: Çok hasta edici virüs kaynakları ölüm oranı yüksek, ağır klinik rahatsızlıklara yol açabilirken, kimi virüs kaynakları bulaştıkları hayvanda ya hiç ya da çok az belirtiye yol açar ve ölüm oranı da sıfırdır. Günümüzde gelinen bilgiler ışığında, virüsün hastalık yaratma kapasitesinin genetik işaretleri henüz tam bilinmemektedir. Hücresel kültürde, BVD virüsü lezyonlara yol açabilir veya açmayabilir. Böylece virüsün 2 biyotipi belirlenir: Sitopatojen (CP) ve sitopatojen olmayan(NCP). Sığırlarda BVD virüsüne bağlı enfeksiyonların çoğu NCP biyotipi kaynaklıdır. Mukoza hastalığının yalnızca klinik biçiminde her iki biyotip (CP ve NCP) bir arada varlık gösterir. CP biyotipindeki virüs de, bir dizi genetik değişim sonucunda NCP biyotipinden türer. Geçici enfeksiyon ve kalıcı enfeksiyon Enfeksiyonun tipi (yani geçici veya kalıcı oluşu) hastalık belirtilerinin ve virüsün bulaşma yöntemlerinin anlaşılmasına yardımcı olur. Sığırın virüse maruz kalma şekline bağlı olarak, BVD virüsünün ilk çoğalma evresi, genellikle, üst solunum yollarında ve yutakta, bazen de üreme yollarında gerçekleşir. Virüse bağışıklığı olmayan sığırlarda, virüs yukarıda belirtilen noktalardan vücuda girer, oradan kana geçer ve böylece tüm organları sarar. Virüsün kandaki varlığı (viremi) ortalama birkaç gün (en fazla bir hafta) sürer; çok ender de olsa daha uzun sürebilir. Sığırın bağışıklık sisteminin antikor üreterek hastalığa yanıt vermesi virüsün kanda yok olmasını sağlar. Bu enfeksiyon ve kandaki virüs varlığı akut veya geçici diye nitelendirilir (tablo 4.1). 27 Kalıcı enfeksiyon Geçici enfeksiyon Kanda virüs varlığı Süre Ömür boyu Birkaç gün Yoğunluk Yüksek ama dalgalı Zayıftan ılımlıya Virüs yayma Süre Ömür boyu Birkaç gün (sperm konusunda istisnalar) Yoğunluk Yüksek Zayıftan ılımlıya Serolojik durum Anti-NS3/p80 antikoru yokluğu Serokonversion (0’dan pozitife geçiş) (yeni-doğan döneminde ağız sütünün (colostrum) verilmesi sonrası hariç) Klinik bulgular Yok Yok Büyüme geriliği Kanama sendromu Dar anlamda mukoza hastalığı Sindirim ve solunum sistemlerinin etkilenmesi Döl tutmama, yavru atma, sindirim ve solunum sistemlerinin etkilenmesi Geçici enfeksiyon halinde, hayvanın virüs yayma miktarı ve süresi sınırlıdır. Pek çok vakada, geçici enfeksiyonlarda ya hiç belirti görülmez ya da klinik işaretler fark edilmez (hafif ve kısa süreli ateş, dışkıda yumuşama, seyrek öksürükler, iştahta hafif azalma). Belirtiler fark edilecek haldeyse, kuluçka dönemi (virüse maruz kalma süresi/ belirtiler) kısadır (ortalama 3-5 gün). Geçici enfeksiyona bağışık hale getirilmemiş gebe bir inekte bulunan BVD virüsü, kana geçme aşamasında, plasenta engelini aşarak cenine de bulaşır. Bunun cenin üzerinde yaratacağı sonuçlar, gebeliğin evresine ve bulaşan virüsün kaynağı ile miktarına göre değişir. Ana karnındaki yavrunun çeşitli doku ve organları, özellikle de Tablo 4.1: BVD virüsünün yol açtığı geçici ve kalıcı enfeksiyonların belirleyici özellikleri 28 bağışıklıkla ilgili olanları gebelik boyunca gelişir. Ceninin bağışıklık yeteneğinin gebeliğin dördüncü ayından itibaren oluştuğu kabul edilir. Eğer cenin enfeksiyonla gebeliğin dördüncü ayından önce karşılaşırsa, BVD virüsünün varlığına dayanır ve kalıcı biçimde enfeksiyon kapar, zira bağışıklık sistemi olmadan virüsü bertaraf edemez. Gebelik son aşamayı tamamladığında, doğacak buzağı immun tölerans gösteren kalıcı enfeksiyonlu (IPI) diye nitelendirilir. IPI nitelikli sığırın kanında, bulaşan BVD virüsüne karşı özel antikorlar bulunmaz (seronegatif ) (tablo 4.1). Dolayısıyla, kanda NS3/p80 proteinine karşı çalışan antikorların varlığı sığırın IPI olmadığını gösterir. Buna karşılık, çoğu IPI nitelikli buzağının doğduktan sonraki ilk aylarında seropozitif oldukları istisnai olarak gözlemlenir. Çünkü enfeksiyon taşıyan ineğin kanında antikorlar oluşmuş ve bunlar ağız sütü yoluyla yavrusuna aktarılmıştır. IPI nitelikli sığır kanında sürekli biçimde virüs barındırır ve bunları sürekli olarak, büyük miktarlarda yayar. IPI nitelikli bir sığırın doğumunu izleyen klinik gelişimi çok değişkendir ama genellikle IPI nitelikli olmayan sığıra göre ömrü daha kısadır. IPI nitelikli sığırlarda ayrıca: Büyüme geriliği ve genel durum bozukluğu; Ölüme kadar götürebilen bir zafiyet (ölüm nedeni genellikle aynı anda gelişen zatürre gibi bir hastalıktır); Dar anlamda mukoza hastalığının klinik tablosunda, CP ve NCP olmak üzere virüslerin her iki biyotipinin aynı sığırda bir arada bulunduğu; (Daha seyrek de olsa) klinik işaretlerin yokluğu ve et/süt üretimi ve üreme bakımından normal bir yaşam sürdürdükleri görülür. Eğer fötus enfeksiyona gebeliğin dördüncü ayından sonra maruz kalırsa, ceninin bağışıklık sistemi hastalığa karşı cevap verir ve virüsün bertaraf edilmesini sağlar. Gebelik son aşamayı tamamlarsa, doğan buzağının kanında virüs bulunmaz ama özel antikorlar bulunur (seropositif ). Eğer fötus enfeksiyona gebeliğin ikinci veya üçüncü ayıyla beşinci veya altıncı ayı arasında maruz kalırsa, bulaşan virüsün kaynağına da bağlı olarak, yavrunun kimi dokularının ve organlarının (sinirler, gözler, kemikler, deri, vb.) gelişiminde değişikliklere ve anatomik şekil bozukluklarına yol açar. Gebelik son aşamayı da tamamlarsa, doğan buzağı, eğer gebeliğin dördüncü ayından önce enfeksiyona maruz kalmışsa IPI nitelikli olur, eğer gebeliğin dördüncü ayından sonra enfeksiyona maruz kalmışsa seropositif nitelikli olur ve kanında 29 virüs bulunmaz. Virüs kaynağı ve miktarı henüz tam bilinemeyen bazı şartlarda ise, ana karnındaki yavrunun BVD virüsüne maruz kalması yavrunun erken veya geç dönemde atılmasına veya ana rahminde ölmesine yol açabilir. Belirtileri Döl tutmama BVD virüsünün ineklerin döl tutması üzerindeki etkileri çok önemlidir ve genellikle geçici enfeksiyonlarla ilişkilidir. BVD virüsü bulaştığı ineklerin doğurganlık kapasitesinde ciddi düşüşlere yol açar. Bunun sebepleri: Yumurtalıklarda ortaya çıkan lezyonlar; Hormonal profillerde (LH, östradiyol, progesteron) ortaya çıkan değişiklikler; Oositlerin kalitesinin düşmesi ve yumurtlama öncesi foliküllerinin sayısının azalmasıdır. Virüsün yumurtalıkların işleyişi üzerindeki bu etkileri kızgınlık belirtilerinin azalmasına ve örneğin, süperovülasyon için yapılan hormon tedavilerinden beklenen sonucun alınamamasına sebep olabilir. BVD virüsü boğalarda kısırlığa sebep olabilir. Geçici enfeksiyona yakalanan boğalarda bu kısırlık (sperm hücrelerinin sayısının azalması, bunlarda birtakım anormalliklerin artması) 2-3 ay kadar sürebilir. IPI nitelikli boğalar ise normal bir üretkenliğe sahip olabilirler veya az üretken ya da kısır olabilirler, ama bu durum kalıcıdır. BVD virüsü ayrıca gebeliğin erken veya geç dönemlerinde yavru atmaya da sebep olur. BVD virüsünün sürü genelinde döl tutma üzerindeki etkileri, başlangıçta seronegatif olan dişilerin enfeksiyona maruz kalmalarına paralel olarak, birkaç ay boyunca görülebilir. Ama döl tutmama durumu art arda birkaç üreme mevsimi boyunca görülüyorsa bunun sebebi genellikle BVD virüsü değildir. Süt ineği yetiştiriciliğinde BVD virüsü kaynaklı enfeksiyonun etkileri aşağıdaki gibidir: İlk tohumlamada elde edilen başarı oranı belirgin ölçüde azalır; Gecikmeli olarak (24 günü aşkın sürelerle) yeniden kızgınlık gösteren inek sayısı anormal bir biçimde artar. Burada söz konusu olan, 21 günün tam katlarına tekabül etmeyen 30 sürelerdir ve bu durum genellikle erken dönem embriyo ölümlerinin sonucudur; Üçten fazla tohumlama girişimi gerektiren inek sayısında muhtemel ama sınırlı artış; Döllenmenin gerçekleşmesi için yapılan yapay dölleme girişimlerinde artış. Enfeksiyonun yavrusunu emziren ve doğal aşımla döllenen sığır sürülerindeki etkileri aşağıdaki gibidir: Üst üste aşımların gözlemlenmesi; Doğum mevsiminde gecikmeler yaşanması; Kontrollü elden aşımların gerçekleşmemesi (boğadan dolayı). Yavru atmalar BVD virüsü yavru atmaya sebep olan en sık görülen enfeksiyon ajanlarının en sık görülenlerinden biridir ve kayba tek başına veya başka patojen ajanlarla birlikte yol açar. Düşüğün sebebi daha çok geçici enfeksiyondur. Yavru atmalar ya tek bir kereye mahsustur ya da art arda veya aynı anda birkaç vaka olarak görülebilir. Düşüğe genellikle gebeliğin ilk 2/3’lük döneminde rastlanır. Ama daha geç dönem yavru atmaları görülebildiği gibi gebelik süresinin bitiminde ölü doğumlar veya çok zayıf doğup 2-3 gün içerisinde ölen buzağılar da görülebilir. Fötusun atılması ineğin BVD virüsüne maruz kalmasını izleyen onuncu ile altmışıncı günler arasında gerçekleşir. Yavru atan inekte genellikle buna bağlı klinik belirtiler görülmez. İshaller Yetişkin ve genç sığırlar arasında, aynı anda veya kısa birkaç gün içinde birden fazla bireyde görülen ve genellikle kısa sürede düzelen ishal vakasına, çoğu bireyi bağışıklık kazanmamış bir grup sığıra virüs bulaşması sonucu rastlanır (foto 4.1). Bu ishal vakaları sıklıkla kış dizanterisiyle (coronavirus) karıştırılır. BVD virüsü tek başına veya başka patojen ajanlarla (cryptosporidies, diğer virüsler, salmonella, vb.) birlikte yeni doğan buzağıda ishal yapar. Buzağılama mevsiminde eğer ölüm oranı yüksekse, buna BVD virüsü, özellikle ishallerle birlikte veya geçici ve/veya kalıcı enfeksiyonlarla (IPI buzağılar) ilişkili olarak yol açmış olabilir. 31 Foto 4.1: Yoğun ishal. Foto 4.2: BVD bulaşmış bir buzağıda kanama sendromu: Kanamalar kendiliğinden olur. 4.1 4.2 32 Foto 4.3: Kanda trombosit düşüklüğüyle birlikte seyreden kanama sendromu; bu buzağının körbağırsağı kanamalı minik noktalarla donanmıştır. Foto 4.4: Aynı buzağının abomasumu (şirden). 4.3 4.4 33 Solunum rahatsızlıkları BVD virüsü her yaştan sığırda sıklıkla solunum rahatsızlıklarına yol açar (en çok da geçici enfeksiyonlarda). Bazı virüs kaynakları doğrudan veya sıklıkla dolaylı olarak (bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla) solunum organları üzerinde etkili olarak başka hastalık yapıcı ajanların (VRSB, BoHV1, Mannheimia, Pasteurella, Mycoplasma, vb.) işlerini kolaylaştırır. BVD virüsünün yarattığı kalıcı enfeksiyonun son aşaması genellikle iltihaplı zatürredir. Kanama sendromu Bazı BVD virüsü kaynakları, genellikle geçici enfeksiyon sırasında, her yaştan sığırda ve aşağıda sıralanan belirtilerle birlikte kanın pıhtılaşma yeteneğinde bozukluklara (hemostaz rahatsızlığı) yol açar: Dışkıda ve burun akıntısında kan (foto 4.2); Göz, döl yolu (vagina) ve sindirim sistemi mukozasında kanamalar (foto 4.3 ve 4.4). Bu pıhtılaşma bozukluklarının sebebi kandaki pulcuk (trombosit) miktarının ciddi ölçüde azalmasıdır. Büyüme geriliği BVD virüsünün kalıcı enfeksiyonuna yakalanmış buzağılarda ve genç sığırlarda süreğen (kronik) olarak seyreden büyüme geriliklerine sıkça rastlanır (foto 4.5). Geçici enfeksiyon bu türden bozukluklara yol açmaz. Büyüme geriliği tek tük bireylerde veya çok ender olarak, aynı sığır grubunda aynı anda veya art arda ortaya çıkabilir. Dar anlamıyla mukoza hastalığı Dar anlamıyla mukoza hastalığına yakalanmış sığırlar her zaman IPI niteliklidir ve yaşları 3 ay ile 3 yıl arasındayken (daha çok da 6 ay ile 2 yıl arası) hastalığın belirtilerini gösterirler (foto 4.6’dan 4.15’e). Mukoza hastalığının ortaya çıkma sıklığı bir sürüden diğerine, tek tük vakalardan birkaç hafta içersinde art arda birden fazla vakaya kadar çok değişkenlik gösterir. 34 Akut enfeksiyon birkaç günden 2 haftaya kadar bir sürede gelişir ve aşağıdaki belirtileri verir: Hareketsizleşme, beslenmeden kesilme, başlangıç yüksek ateşi; Yapışkan ve sulu, genellikle mukuslu ve bazen kan da içeren ishal (foto 4.16); Hayvanın sıkça yerinde tepinmesi, tereddütlü ve sakınımlı yürümesi ve bu durumun toynaklar arasında dibi kırmızı ve genellikle çok kötü kokulu bir tabakayla örtülü ülser yaralarıyla birlikte görülmesi; Dudak kenarlarından çeneye doğru salya akıntısı. Ağız içi mukozasında şişkinlik, damakta, yanak içlerinde, dilde ve diş etlerinde yüzeysel ülser yaraları (foto 4.17’den 4.23’e). Hastalığın süreğen (kronik) formu birkaç hafta ile birkaç ay arasında gelişir ve akut formdakine benzer belirtiler verir. Ancak, belirtiler genellikle çok daha hafiftir ve iyileşmiş gibiyken yeniden ortaya çıkarlar. Süreğen hastalığın ilerlemesinin sonunda sığır epeyce zayıflar, tüyleri de parlaklığını yitirir; ağız içinde ve toynak aralarında ülserli yaralar ve tedavi edilemeyen ishal görülür. Yavrularda şekil bozuklukları İneğin gebeliği sırasında enfeksiyonun bulunduğu aşamaya bağlı olarak, buzağı IPI olarak veya olmadan doğar. Bu nitelikli hastalık vakalarına tek tük veya birkaç hafta zarfında art arda rastlanır. BVD virüsünün yol açtığı anatomik şekil bozuklukları çok çeşitlidir ve bunlar aşağıda özetlenmiştir: Merkezi sinir sistemi (beyincikte aplazi/hipoplazi, yetersiz miyelin formasyonu: bacakların iki yana açılması dolayısıyla ayakta durma zorluğu, tümden koordinasyonsuz yürüyüş, sürekli titreme veya herhangi bir harekete başlarken titremenin artması); Gözler: Küçük boyutlu göz küresi (mikroftalmi), gözün saydam tabakasının saydamlığını yitirmesi (katarakt) sonucu körlük; Deri: Tüyler kısa, sert, keçeleşmiş veya yer yer dökülmüştür; Kemikler ve eklemler: Kafatasının tepesi kubbemsidir, alt çene üst çeneye göre daha küçüktür, eklemlerdeki ileri düzeydeki ankiloz ile birlikte damakta yarık (yarık damak). 35 Foto 4.5: IPI nitelikli bir buzağıda büyüme geriliği görülebilir. Foto 4.6: Ağız-burun bölgesinde zedelenmeler ve ülserler: Lezyonlar genellikle yüzeyseldir ve dermise kadar inmez. Foto 4.7: Burun deliklerindeki ülserlerin üzeri nekrotik bir tabakayla kaplıdır. 4.5 4.6 4.7 36 Foto 4.8: BVD virüsü kapmış bir dişi dananın meme başındaki yüzeysel ülserler. Meme başının dış yüzeyinde yer yer lenf sıvısı sızıyor (ok işareti). Siyahlaşmış kabuklar lenf sıvısı, epitelyum kalıntıları ve birikmiş tozdan oluşuyor. Foto 4.9: Toynaklar arasında yüzeysel ülser: Bu lezyonlar şap,kangrenli koriza ve IBR’de de görülür. Foto 4.10: Yemek borusunda tırnaklanmış gibi duran ülserli lezyonlar. Foto 4.11: BVD bulaşık dişi bir dananın ince bağırsağında ciddi ülser (ok işareti). Foto 4.12: Nekrotik bir tabakayla kaplı bağırsakta ülserler. 4.8 4.9 4.10 4.11 4.12 37 Foto 4.13: Şirden çeperinde yangı. Foto 4.14: Rumen papillasında yüzeysel ülserler. Foto 4.15: IPI nitelikli bir sığırın lifli dışkısı. Foto 4.16: IPI nitelikli 2 yaşında dişi dana: hemorrajik nekrozlu bağırsak yangısı. Foto 4.17: Dudaklarda ve ağız boşluğunda şişkinlik ve ülserler. Kesici dişlerin dişetlerinde kırmızı şişkinliğe dikkat. Foto 4.18: 7 aylık dana: Damak pürtüklerinin tümü ülserleşmiş. 4.13 4.14 4.15 4.17 4.16 4.18 38 Foto 4.19: Damakta yüzeysel ülserler. Beyaz tabaka nekrozlu epitelyum dokusundan oluşmuştur. Şap hastalığındakinin aksine, BVD virüsü lezyonları dermise kadar inmez. Foto 4.20: Dil üzerinde geniş ülser yaraları. Foto 4.21: Diş etlerinde ve yanak içlerinde ülserler. Foto 4.22: Diş etlerinde ülserler. Foto 4.23: Diş etleri boyunca ülserler. 4.19 4.21 4.22 4.23 4.20 39 Diğer etkiler BVD virüsünün başka etkileri de vardır: Klinik muayenede kaynağı anlaşılamayan belirgin yüksek ateş; Değişik meme iltihapları; Pankreasta ortaya çıkan lezyonlara bağlı olarak, şekerli diyabet (sığırlarda ender görülür). Bulaşma Bulaşma kaynakları ve maddeleri BVD virüsünün başlıca kaynakları IPI nitelikli sığırlar ve daha az ölçüde, geçici enfeksiyona yakalanmış sığırlardır. Bulaşma maddelerinin tümü biyolojik sıvılardır: Sümük, salya, dışkı, idrar, süt, kan, üreme salgıları (özellikle sperm). Virüs yayma süresi ve yoğunluğu, geçici veya kalıcı enfeksiyona uğramış sığırların durumuna bağlıdır (bkz. Tablo 4.1). En büyük riski yaratanlar, IPI nitelikli olup sürekli ve büyük miktarlarda BVD virüsü yayan sığırlardır. Geçici enfeksiyon halinde, kandaki virüsün yok olmasından sonra da birkaç gün boyunca sümük salgısında ve birkaç ay boyunca spermada virüse rastlanabilir. Buna göre, geçici enfeksiyona yakalanmış boğaların küçük bir kısmının üreme organlarında virüs en az birkaç ay daha varlığını korumakta ve spermaya geçmektedir; oysa aynı aşamada kanda virüse rastlanmadığı gibi, hastalığa antikorlarla cevap da verilmektedir (seropositif sığırlar). BVD virüsü, eğer şartlar uygunsa, dış ortamda 2 haftaya kadar dayanabilir. Bu sebeple, hayvanların bulunduğu yerler, hayvanların ihtiyaçları ve bakımları için kullanılan araç-gereçler ve nakil araçları ikinci dereceden virüs kaynakları olarak görülür. Yine de, çevrenin virüsün bulaştırılmasındaki rolü enfeksiyonu kapmış sığırlarınkine göre çok daha küçüktür. Geviş getiren evcil (koyun, keçi) ve yabani hayvan türlerinden bazıları da sığırlara bulaşabilen virüs kaynağı olabilirler. Ama bunların hastalık bulaşmasındaki rolü genel olarak çok sınırlıdır. 40 Bulaşma şekilleri Bir işletmedeki hayvanların virüsü birbirlerine bulaştırması temas yoluyla veya birkaç metrelik kısa mesafelerde muhtemelen sıvı püskürtücü alet veya araçlarla gerçekleşir. Virüs bir boğanın spermine bulaşmışsa, cinsel yolla da virüs bulaşabilir. Virüsün anadan fötusa gebeliğin dördüncü ayında geçmesi halinde doğan buzağı IPI nitelik olur ve işletme içinde virüsün dolaşmasına güçlü biçimde katkıda bulunur. Virüsün bir işletme içinde dolaşmasını etkileyen pek çok faktör vardır: IPI nitelikli sığırların varlığı veya yokluğu. IPI nitelikli sığırların varlığı virüsün hızla ve neredeyse bütün sığırlara bulaşmasına yol açar. IPI nitelikli sığır yoksa, art arda ortaya çıkan geçici enfeksiyonlar yoluyla virüs sığırlar arasında daha yavaş yayılır ve bazen sadece bir grup sığıra ulaşır; İşletmede virüslü hayvan gruplarının somut varlığı veya yokluğu ve bunların zaman içindeki süreklilikleri; Virüse maruz kalma öncesinde sığırların bağışıklık durumları; BVD virüsünün bir işletmeden diğerine bulaşması şöyle gerçekleşir: En sık görüleni: Kalıcı veya geçici enfeksiyona uğramış bir sığırın satın alınması veya ödünç alma yoluyla işletmeye sokulması; Bazen: İşletmeye, kanında virüs barındırmayan ama karnındaki yavru IPI nitelikli olan gebe bir ineğin sokulması; Bazen: Kanında virüs taşıyan sığırlarla temas edilmesi (nakil sırasında, fuarlarda, yetiştiricilerin toplantılarında, otlaklarda, vb.). Virüsün diğer yollardan (geviş getiren yabani hayvanlarla) bulaştığına çok ender rastlanır ve bu vakalar sıra dışı olarak değerlendirilir. Kontrol altına alınması BVD virüsünün bulaştığı şüphesi taşıyan sığırlar için, kullanılan laboratuar teknikleriyle ilgili bilgiler hayvanların kalıcı veya geçici enfeksiyon taşımalarına ve yaşlarına bağlıdır (tablo 4.2). Damızlık yetiştiren işletmelerde (buzağı üreten damızlıkçı) alınacak önlemler: Hastalık bulaşmış işletmelerin hastalıktan arındırılması, işletmeye alınacak hayvanların kontrol edilmesi, biyo güvenlik önlemleri, IPI niteliği taşımayan sığırların tanınmasi ve sürülerin durumlarının belirlenmesi diye sıralanabilir. 41 Enfeksiyon bulaştırma durumu Virüs tespiti Antikor tespiti IPI IT ELISA anti-gen Nicel PCR ELISA antikor Mukoza hastalığı Büyümede gecikme Anatomik anormallikler + + + + + + + Ağız sütü öncesi + Ağız sütü öncesi veya sonrası + Ağız sütü öncesi Yeni doğan ishali + Mümkün + Sık görülür + hasta buzağıladan alınan karışım Bronko pnömoni 4-6 aydan küçük + Mümkün + Sık görülür + hasta buzağılardan alınan karışım Bronko pnömoni 4-6 aydan büyük + Mümkün + Sık görülür + hasta buzağılardan alınan karışım + hasta bireylerden ikişerli kan alma Yavru atma Çok ender + + Atık yavruda + Atık yavruda + Yavru atmış ineklerden iki kez veya atık yapmış ve yapmamış ineklerin hepsinden kan alma Genç sığır gruplarının yetiştirildiği işletmelerde hali hazırda alınabilecek tek önlem aşılamadır. Tablo 4.2: BVD virüsüne bağlı enfeksiyonların teşhisi için yapılacak laboratuar incelemeleri (IP: Kalıcı Enfekte İmmün Toleransı. IT: İmmün Toleransı) 42 Enfeksiyon bulaştırma durumu Virüs tespiti Antikor tespiti IPI IT ELISA anti-gen Nicel PCR ELISA antikor Döl tutamama + + Karma süt + Çevredeki örneklerden sığırlardan (gözlem amaçlı örnek) kan alma Kanama sendromu Çok ender + + hastalar üzerinde + hastalardan iki kez kan alma Genç ve yetişkin sığırlar arasında ishal salgını + + hasta sığırlardan alınan karışım + hastalardan iki kez kan alma Hastalık bulaşmış işletmelerin sağlığa kavuşturulması Hastalık bulaşmış işletmelerde hastalığın bertaraf edilmesi için alınacak önlemler: IPI nitelikli sığırların tespit edilerek bertaraf edilmesi; Aşı yapılmasıdır. “Toplu” strateji (IPI nitelikli sığırların taranarak tespit ve bertaraf edilmeleri ve aşılama), sadece IPI nitelikli sığırların tespit ve bertaraf edilme stratejisi ile sadece aşı yapma stratejisinin toplamından oluşur. IPI nitelikli sığırların tespiti aşağıdaki gibi yapılır: İlk serolojik test aşamasının ardından, büyük sıklıkla seropositif sonuç veren bir gruptaki seronegatif sığırlarda virüsün varlığı araştırılır; önce karma kan veya süt örnekleri üzerinde, sonra da pozitif sonuç vermiş karışımların her biri üzerinde nicel PCR’la yapılan iki virolojik aşama uygulanır. Son IPI nitelikli sığırın bertaraf edilmesi sırasında işletmede bulunup da ilk analiz serisinde kan veya süt örneği alınmamış bütün sığırlar (ana karnındakiler dahil) zorunlu olarak ikinci bir virüs taramasından geçirilir. Bu ikinci analiz serisi, uygulanan yönteme bağlı olarak, ilk analiz serisini izleyen 9-15 ay içerisinde yapılmalıdır. IPI nitelikli sığırların tespit edilmelerinin ardından, piyasa değerlerine 43 göre ya mezbahaya gönderilir ya da ötenaziye tabi tutulur. Aşılamanın amacı seronegatif sığırları klinik olarak korumak ve gebeliğin başlangıç aşamasındaki fötusların korunmasıyla birlikte, IPI nitelikli yeni buzağıların doğmalarını önlemek veya hiç değilse sınırlamaktır. Uygulanan aşıların cinsine bağlı olarak, klinik koruma veya hem klinik hem de fötüsun koruması hedefi gözetilir (tablo 4.3). Uygulanan virüs tarama yöntemlerine, dolayısıyla da hayvanların bireysel serolojik durum bilgisine bağlı olarak, aşılama sürünün tümüne veya bir kısmına uygulanır. IPI nitelikli sığırların bertaraf edilmesi sırasında aşılama işlemine en azından tarama planı süresince, yani 1-2 yıl devam edilir. IPI nitelikli sığırların bertaraf edilmesi yönünde herhangi bir önlem alınmamışsa, sürünün tam olarak yenilenmesi süresince, yani 5-10 yıl aşılama işlemine devam edilmesi tavsiye edilir. Aşılama programının sürdürülmesi esas olarak virüse yeniden maruz kalma risklerine bağlıdır. Tablo 4.3: BVD virüsüne karşı ticari dolaşımdaki aşılar Sürüye katılan hayvanların kontrolü ve biyogüvenlik Sürüye yeni katılımlar oldukça kontrol yapma kararını her işletme kendisi verebileceği gibi, birkaç işletmenin ortak stratejisi doğrultusunda sistematik kontroller de yapılabilir. Sürüye doğum dışında katılan sığırlar üzerinde virüs taraması yapılır ve sonucun negatif çıkması gerekir. Aşı Tip BVD kaynağının genotipi Fötus koruma Bovilis BVD (Intervet) İnaktif (inert) 1a +(AMM)* Mucosiffa (Mérial) Modifiye canlı 1a + (yayınlanmış) Rispoval BVD (Pfizer) Modifiye canlı 1 Rispoval RSD-BVD (Pfizer) Modifiye canlı 1 Rispoval RS BVD-PI3 (Pfizer) İnaktif BVD (modifiye canlı RS ve PI3) 1 44 Gebe inekler üzerinde ilk olarak serolojik araştırma yapılmalıdır. Eğer sonuç negatifse, inek bir de virolojik testten geçirilmelidir. Serolojik test sonucu pozitifse, fötusun IPI nitelikli olma ihtimali vardır ve dolayısıyla, buzağıya doğar doğmaz uygun yöntemle (nicel PCR) virolojik test yapılması zorunludur. Her durumda, yapılan test ve analizlerin sonuçları alınıncaya kadar hayvanın sürüden ayrı tutulması tavsiye edilir. Sürüye yeni sığırların katılması sırasında alınan bu önlemler, fuar, toplantı gibi değişik vesilelerle bir araya getirilen hayvanlar için de uygulanabilir. Bazı biyogüvenlik önlemleri komşu sürülerden hastalık bulaşmasını önlemek için tavsiye edilir. Örneğin çift sıra çit çekilmesi veya gebe düvelerin ayrı bir otlağa çıkarılması gibi. “IPI değildir” garantisi Fransa’nın bazı illerinde, bir sığırın IPI niteliği taşımadığını garanti eden bir girişim söz konusudur. Bu “IPI değildir” statüsünün her sığır için sabit ve sığırın ömrü boyunca değişmez nitelikli olduğu düşünülebilir. Yine de “IPI değildir” garantisi sığırın geçici enfeksiyona maruz kalmadığını göstermez ve dolayısıyla, bu garantiyi taşıyan sığırın yeni bir sürüye katılmadan önce ayrı tutulması ( karantina) gerekir. Sürülerin statüleri İskandinav ülkelerini örnek alan Fransa’nın bazı illeri ortak hastalık kontrol stratejileri benimsemişlerdir. Süt ineği sürülerinin durumu, her 4 ayda bir alınan karma süt örneklerinde yapılan antikor taramasıyla değerlendirilir. Alınan sonuçlara bağlı olarak, negatif sonuç vermeyen sürülerde daha derin araştırmalar yapılarak herhangi bir virüsün dolaşımda olup olmadığı araştırılır. Eğer virüs dolaşımdaysa, bu kez IPI nitelikli sığırlar tespit edilerek bertaraf edilir. Bunun paralelinde, virüsün işletmeler arasında yayılmasını önleyici tedbirler de alınmalıdır (sürüye yeni katılan sığırların kontrolü, komşu sürülerde virüs bulaşması, vb.).

Boş Sayfa: Görüntü

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

  • YouTube
  • Facebook
  • Instagram

HİZMETİMİZDEN MEMLUNMUSUNUZ LÜTFEN BİLDİRİN
@2021

bottom of page